Aladağlar Sky Trail 2017 Yarış Raporu

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Aladağlar Sky Trail yarışına daha önceki yıllarda hedef yarışlarımla çakıştığı için katılamamıştım. Bu sene hedef yarış olarak belirlediğim 23 Eylül’deki Ultra Pirineu yarışı öncesi planlamama uyduğu için nihayet bu yarışa katılmaya karar verdim. Amacım bu yarışı güzel bir haftasonu uzun antrenmanı olarak koşmaktı; bu nedenle yarış öncesinde haftalık antrenman planımı da bozmayıp çok dinlenmeden yarışa gelmiştim.

Bu yarış; Niğde, Kayseri ve Adana illeri sınırları içerisinde yer alan Aladağlar Milli Parkı’nda, 3756 m yüksekliğindeki Demirkazık dağının çevresinde koşulan 45+ km uzunluğunda, 3,500+ m toplam tırmanış içeren zorlu bir dağ patika koşusu olup Cumartesi sabah 04:30’da Demirkazık Köyü’ndeki Dağ Evi’nde başlıyor ve toplam 12 saat 30 dk’lık zaman sınırı içinde yine başlangıç noktası olan Demirkazık’ta bitiyor. Yaklaşık 47 Km’lik parkur boyunca 1613 m – 3723 m yükseklikler arasında koşuyorsunuz. Bu süreçte toplam 3 zirve tırmanışı (Emler Zirve; 3723m, MTA Zirve; 3517m ve İsimsiz Zirve; 3352m) gerçekleştirmeniz gerekiyor.

Uzun bir bölüm boyunca 3000+ irtifada koşmayı ve bu irtifalarda ciddi zirve tırmanışlarını gerektirdiğinden oldukça zorlayıcı bir yarış olduğunu belirtmeliyim. Bu nedenle de organizasyon aşağıdaki belirtilen kriterleri sağladığınız takdirde kaydınızı kabul ediyor:

  • Son 3 yılda en az 1 ultra maraton (>42 km) mesafesinde patika koşusu tamamlamış olmak;
  • Son 3 yılda en az 1 dağ patika koşusu kategorisinde koşu tamamlamış olmak;
  • Son 3 yılda en az 1 defa en az 3000 m.’lik bir zirve çıkış deneyimine sahip olmak
Aladağlar Parkur Eğim
Parkur eğim grafiği ve kontrol noktaları
IMG_2046
Organizasyon tarafından verilen detaylı parkur haritası

Yarış öncesi ortama ve irtifaya alışmak için Demirkazık’a Perşembe günü geldim. Twilight Team’den arkadaşlarım ile beraber Çukurbağ’da kalacağımız Mehmet Şenol’un köy evine yerleştik.  Burada akşam yediğimiz lezzetli yemeklerin ardından Cuma günü irtifaya daha da alışmak için Sokullupınar’dan Karayalak Kapı’ya kadar tırmanış yapıp biraz vakit geçirdikten sonra oradan Dağ Evi’ne kadar geri geldik. Burada kayıt işlemlerini yapıp eve geri döndük ve dinlenmeye çekildik.

Yarış sabahı 02:00’de kalkıp son hazırlıkları yaptıktan ve bir şeyler atıştırdıktan sonra 03:30 gibi start alanına geldik. Burada kısa süren bir malzeme kontrolünden sonra (seçilen 3-4 parça malzemeyi göstermemiz istendi) bileğimize bileklik takıldı ve start saatini beklemeye başladık. Saat 04:30’da startın verilmesi ile birlikte takım arkadaşlarım olan İlker (Laçalar), Oğuz Alp (Bekircan), Dinçer (Köse) ve Serdar (Laçalar) ile birlikte yarışa başladık. Sabah hava karanlık olmasına rağmen kafa fenerini kullanmayı düşünmedim, bu bölümde ana yol üzerinde devam edildiği için ve çok da hızlı  tempoda koşmayı planlamadığım için fenerin eksikliğini hissetmedim, zaten yarım saat sonra da hava aydınlanmaya başlamıştı. Starttan hemen sonra başlayan yokuşta hızlı tempoda gittiğim için başlarda kalflarımda ciddi şekilde yanma hissetmeye başladım, bu beni biraz endişelendirdi ama biraz süre geçtikten sonra normale döndü. Bu bölümde arkadaşlarla sohbet ederek ve ara ara koşarak 5. km sonunda Sokullupınar’a vardım. Buraya kadar olan bölüm çok rahat, geniş ve koşulabilir bir yoldu ama buradan sonra önümüze çıkan Kapı’ya (Karayalak Kapı) doğru ciddi bir eğim ve bozuk bir zemin başladı.

IMG_2053
Karayalak Kapı geçişi

Bu bölümlerde batonsuz ilerlemek pek mümkün değil, tempolu bir şekilde tırmanışa devam ederek yaklaşık 2 saat 44 dk’da CP-1’e (Çelikbuyduran-13 Km) vardım. Bu bölümde toplam 13 km yol almış ve 1700 m tırmanış gerçekleştirmiştim. Özellikle bu tırmanış sırasında CP-1’e yaklaşırken sanırım irtifadan dolayı başım hafif derecede ağrımaya ve şakaklarım zonklamaya başladı ama bu durum kısa süre sonra geçti ve ciddi bir rahatsızlık yaratmadı ancak nabzımın tırmanışlarda epey yükseldiğini belirtmem gerekir. CP’de karnım acıkmaya başladığı için hemen kaşar peynirinden ve tahin helvasından atıştırdım ve sularımı doldurup tırmanışa devam ettim. Burada durduğum 2-3 dk bile üşümeme ve ellerimin  buz gibi olmasına neden oldu. CP’den sonra yaklaşık 1,5 km daha çıkış var ve bu bölümde 460 m daha tırmanış gerçekleştiriyorsunuz. Aşağıdaki resimde de göreceğiniz gibi dik bir sırttan çıkarak Emler Zirve’ye (3723 m) tırmanıyorsunuz.

IMG_2069
Çelikbuyduran Sırt’tan Emler Zirve’ye çıkış..

Yaklaşık 3,5 saat süren zorlu tırmanışın ardından Emler Zirve’ye (14.5 Km) nihayet vardım. Bu bölümde tırmanış ve parkur biraz Tahtalı Zirve çıkışını andırıyordu ancak özellikle sırtın sonlarında epey dik bir eğimde kayaların arasından çıkış yapmak gerekiyor. Emler Zirve gerçekten muhteşem bir manzaraya sahip, organizasyon buraya çıktığınızda hatıra fotoğrafınızı çekiyor ama tabii ki ben de bol bol resim çektim..

IMG_2090
Emler Zirve (3723 m)..

Emler Zirve’den sonraki inişte, çıkılan sırta benzer başka bir sırt üzerinden aşağı doğru koşarak yaklaşık 4 km ilerde olan CP-2’ye (Direktaş-18.3 Km) varıyorsunuz. Bu bölümde yaklaşık 600 m iniş bulunuyor, büyük bölümü tozluk ve çakıl taşlarının olduğu kaygan bir bölüm olan zeminde hem kayarak hem de koşarak tempolu bir şekilde gidebilmek mümkün.. Ben çok fazla sıkıntı yaşamasam da yarışın bu bölümlerinde ve buraya benzeyen ilerideki bölümlerde ayakkabınızın taşla ve kumla dolmaması için tozluk kullanmanızı öneririm.

Direktaş’taki kısa molanın arkasından parkurun nispeten daha koşulabilir olan kısmı başlıyor. Hasta Hoca’nın Yaylası adı verilen bu bölüm çok güzel manzaralara sahip olup daha düz ve koşulabilir bir bölüm.. Göl manzarası eşliğinde bir müddet devam ettikten sonra karşınıza çıkan bir devasa zirve manzarası ile birlikte yarışın ikinci zirve tırmanışı (MTA Zirve) başlıyor 🙂

IMG_2107
Hasta Hoca’nın Yaylası-MTA Zirve Çıkış..

Gölün kıyısından itibaren yavaş yavaş artan bir eğimle göğe doğru tırmanmaya başladım. Yarışın bu bölümünden itibaren finişe kadar yola devam edeceğim Serdar ile birlikte tempoyu biraz daha arttırarak ekipteki diğer arkadaşlardan ayrıldık. Kıvrıla kıvrıla ve sık sık durup nefes alarak bu zorlu tırmanışı yaptık ve yaklaşık 5 saat 45 dk sonunda 3517 m yükseklikteki MTA Zirve’ye (23.6 Km) vardık. Yarış öncesinde her bir zirvenin diğerinden daha da zorlaşarak devam edeceğini söyledikleri için bu bölüme kendimi hazırlamaya çalışmıştım. Belki ikinci çıkışın ilk çıkışa göre daha kısa bir mesafede olması ya da bu bölüme kadar enerjimi koruyarak gelmiş olmam nedeniyle MTA çıkışı bana göre Emler çıkışından çok daha kolay oldu. Zirveye vardığımda görevli arkadaşlarla sohbet edip hatıra resmi çektikten sonra Serdar ile beraber MTA Zirve’den inmeye başladım. Yarışın bu iniş kısmı en teknik ve en riskli bölümü, zaten görevliler de zirveye çıktığınızda iniş öncesi size gerekli uyarıları yapıyorlar. Özellikle ilk 400-500 m’lik kısımda uçurum kenarlarından geçmeniz gerekiyor. Bu nedenle oldukça dikkatli bir şekilde bu bölümü geçtikten sonra rahatlayan zeminde tempomu arttırarak yaklaşık 4 km boyunca koşarak toplamda 6 saat 22 dk’da CP-3’e (Maden Yayla-26.6 Km) vardım.

IMG_2131
MTA Zirve inişi..

Yarışın bu iniş kısmını belki bu anlattıklarımla kafanızda canlandıramamış olabilirsiniz diye yarış sonrasında Serkan İmrak’ın Facebook hesabında yayınladığı ve Dinçer Köse’nin iniş anını kameraya aldığı video linkini izlemenizi tavsiye ederim.

Maden Yayla’dan sonra yaklaşık 4 km boyunca parkurda hafif çıkışlar ama daha büyük bir bölümde ise inişler bulunuyor, bazı yerlerde bozuk bir zemine sahip olduğu için bu bölümü zaman zaman yürüyerek veya hafif tempoda koşarak toplamda 7 saat 06 dk’da CP-4’e (Karagöl-30.5 Km) vardım.

CP’de arkadaşlar oldukça güleryüzlü ve ilgili bir şekilde bize yardımcı oldular. Yarışın bu bölümünden sonra herkesin anlattığı neredeyse efsaneleşmiş ve “Duvar” diye tabir edilen meşhur Davlumbaz Geçişi vardı. CP’deki gönüllüler bize bu bölümü ve karşılaşacağımız olası zorlukları kibar bir şekilde hatırlattılar 🙂 Moral ve motivasyonum buraya kadar çok iyi durumdaydı ve bundan sonrasında karşılaşacağım son ve en zor bölüme de yarış öncesi kendimi hazırlamıştım. (Özellikle Mert’in (Derman) bloğunda yer alan 2016 Aladağlar Yarış Raporu yarış öncesi sık sık okuduğum ve çok değerli bilgilere sahip olan bir rapor olduğu için sizlere de okumanızı tavsiye ederim.) CP’de dinlendikten ve bir şeyler yiyip içtikten sonra buradan ayrılıp yola koyuldum.

Bu bölüm önce bozuk bir zeminde hafif bir tırmanış ile başlıyor, sonrasında devasa kayaların arasından zorlukla inip çıkarak bir müddet daha ağır ağır yol alıyorsunuz ve sonrasında önünüze gerçekten de kocaman bir duvar çıkıyor. Buraya geldiğimde kafamı yukarı doğru kaldırdım ve tırmanışın hemen başında sağda yer alan kayalara tutunan, ilerlemeyi bir yana bırakın adeta ayakta durmaya çalışan insanları görünce üzerime garip bir rahatlama çöktü ve hemen önümdeki kayalara oturup bir süre karşımdaki duvarı ve o insanları izledim. Bu ruh halim; sanırım yarıştan haftalar öncesinde okumaya ve anlamaya çalıştığım, sabah 04:30’dan beri yarışın her km’sinde aklımın bir köşesinde olan, çoktan kabullendiğim ve yüzleşmeyi beklediğim anın nihayet gelmiş olmasından kaynaklanıyordu..

IMG_2120.
Adeta devasa bir duvarı andıran Davlumbaz Baca tırmanışı..

Bir süre oturup dinlendikten sonra ben de kayaların kenarında yerimi aldım, batonu zaten çoktan çantama bağlamıştım bile.. Gerçekten de anlatıldığı gibi diyeceğim ama klişe de olsa anlatılmaz yaşanır sözünü kullanmam gerek.. Önünüzde inanılmaz dik bir eğim olduğunu, zeminin çarşak bir zemin olduğunu ve adeta ayağınızın altından kaydığını hayal edin.. İlerlemeyi bırakın ayakta bile durmakta zorlanıyorsunuz, üstelik önünüzde gitmeye çalışan insanların ayaklarının altından kayan taş ve kayalar da üzerinize geliyor, bu noktada hem bunlardan korunmak, hem ayakta kalmak hem de sağınızda bulunan kayalara veya yerdeki sağlam olabileceğinizi düşündüğünüz taş ve kayalara tutunarak ilerlemeye çalışıyorsunuz. Bu bölümde saatinizin hız göstergesi çoktan 00:00 olarak görünmeye başlıyor, yani siz aslında teknik olarak ilerlemiyorsunuz ve adeta dört ayaklı canlılar gibi yerlerde sürünerek burada yol alıyorsunuz. Bu işkence değişik zorluklarda da olsa yaklaşık 1 km devam ediyor ve yaklaşık 45 dk süren zorlu mücadelenin ardından nihayet çıkışı tamamlayarak üçüncü ve son zirve olan İsimsiz Zirve’sine (3352 m) varıyorum.

IMG_2127
Doğanın zorlukları ile insanın mücadelesi…

Bu son bölüm her ne kadar da acı verici zorlukta da olsa, zirveye vardığımda görevli arkadaşlara ilk söylediğim şey; “İlerleyen yıllarda sakın bu zirveyi parkurdan çıkarmayın, bu yarışın alametifarikası bu tırmanış..” oldu. Gerçekten de ne kadar zor olursa olsun bana göre bu yarışı diğer yarışlardan ayıran ve insanların akıllarında kalmasını sağlayacak olan en önemli özelliği bu tırmanış.. Bu nedenle de umarım parkurda hep var olur ve yine umarım bizler de her yıl bu duvarın karşısına gelir ve adeta bir sınav gibi hem doğa ile hem de kendi nefsimizle yüzleşiriz..

Zirveye çıktıktan sonra yarışın geri kalan 14 km’sinin neredeyse tamamı inişle geçiyor sadece son CP’den sonra küçük bir duvarı tırmanıyorsunuz ama hakiki duvardan sonra bu size düz bir yoldan farksız geliyor. Son CP olan Teke Pınarı’na kadar Emler Zirve inişine benzeyen tozluk ve çakıl taşlarının olduğu kaygan bir bölümde kayarak ve koşarak ilerledikten sonra karşınıza oldukça güzel bir patika çıkıyor. Yarışın bu bölümlerinde rahat bir tempolu şekilde koşarak toplamda 9 saat 30 dk’da CP-5’e (Teke Pınarı-39.7 Km) vardım. Burada hızlıca bir şeyler atıştırıp görevlilere teşekkür ederek finişe doğru olan son 7 km’yi koşmaya başladım. Biraz önce dediğim gibi son CP çıkışında küçük bir duvarı tırmanmanız gerekiyor, burada görevli olan bayan yukarıdan seslenerek moral vermeye çalışıyordu, kendisine biraz önceki duvardan sonra bunun hiçbir şey olmadığını söyleyerek ve gülerek yanından geçtim ve yola devam ettim. Geri kalan bölümde bir önceki bölüme benzer şekilde çok güzel patikalarda rahat bir şekilde koşmaya devam ederek Serdar ile beraber toplamda 10 saat 25 dk’da Finish’e (Demirkazık-46.9 Km) vardık.

Son derece keyifli ama zor bir parkurda herhangi bir fiziksel ya da mental sorun yaşamadan üstelik kuvvetli bir şekilde yarışı tamamladığım için çok mutluyum. Yarış organizasyonun Türkiye’deki en profesyonel organizasyon olduğunu belirtmek isterim. Son derece iyi planlanmış olan ve hemen hemen her noktada kontrol görevlilerinin olduğu, özellikle teknik ve tehlikeli bölümlerde ilave önlemlerin alındığı, CP’lerin ikram anlamında son derece yeterli olduğu, görevlilerin oldukça kibar-güleryüzlü ve tecrübeli olduğu, parkur işaretlemelerinin neredeyse kusursuz olduğu ama hepsinden daha önemlisi muhteşem doğanın ve manzaraların olduğu bir parkurda koşmak üstelik yüksek irtifada ve gerçekten zorlu ve teknik bir parkurda kendinizi test etmek isterseniz bu yarışı kaçırmayın derim.. Ben bu yarış sonunda Aladağlar’a adeta aşık olduğumu ve programım uyduğu takdirde her sene gelmeyi isteyeceğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

Yarış öncesi planladığım ve gerçekleşen zaman geçişlerim aşağıdadır, ayrıca yarış strava kaydıma da aşağıdan ulaşabilirsiniz:

Nokta Yarış öncesi tahmin Yarış sonrası gerçekleşen
Start-Çelikbuyduran (CP1) 2 saat 30 dk 2 saat 44 dk
Direktaş (CP2) 3 saat 30 dk 4 saat 13 dk
Maden Yayla (CP3) 6 saat 6 saat 22 dk
Karagöl (CP4) 6 saat 30 dk 7 saat 06 dk
Teke Pınarı (CP5) 9 saat 30 dk 9 saat 30 dk
Finish (Demirkazık) 10 saat 30 dk 10 saat 25 dk

Yarışın Strava kaydı

 

Aladağlar Sky Trail 2017 Yarış Raporu” için bir yorum

Yorum bırakın