Salomon Ultra Pirineu 2017 Yarış Raporu

“Şu yarış bir bitsin; kaldığım otelin çevresindeki dağ manzarasına karşı ayaklarımı uzatıp soğuk bir bira içeceğim !..” 

“Şu yarış bir bitsin; yatağa yatıp ayaklarımı uzatacağım ve Narcos’un dün akşam bıraktığım en heyecanlı yerinden yeni bölümlerini izleyeceğim !..”

Belki saçma ya da komik, belki birçok kişi için anlamsız ya da önemsiz olabilir ama Pirene Dağları’nda, yarışın yaklaşık 9.saatinde ve 55.km’sinde, hastalığın etkisiyle halsiz ve sıcaktan bunalmış halde iken hissettiklerim ve beni finişe kadar götüren motivasyon sözcükleri bunlardı…

2017 yılı için kafamda belirlediğim ana yarış olan UTMB kurası çıkmayınca daha önceki yıllarda yarış raporlarını okuduğum ve Elena ile Alper’in koştukları, Salomon sponsorluğunda düzenlenen Ultra Pirineu’yu hedef yarış olarak belirlemiştim. Özellikle yarışın ciddi sponsorlarının olması, Pirene Dağları’nın muhteşem manzaraları ve buralarda daha önce hiç koşmamış olmak benim bu kararı vermemi kolaylaştırdı.

Yarış ile ilgili video linkine ve yarış sitesinin linkine tıklayarak tüm detayları görebilirsiniz. Ancak yarışla ilgili bazı bilgileri kısaca aşağıda aktarmak istiyorum:

Yarış hakkında

Yarış; Barcelona’nın yaklaşık 130 km kuzeyinde, Andorra ile Fransa sınırına yakın olan Baga kasabasında başlayıp aynı noktada tamamlanıyor. 2011 yılından beri düzenlenen ve bu sene 7. kez koşulan yarış; Cumartesi sabahı 07:00’de başlıyor. 110 Km uzunluğunda ve yaklaşık 6800 m yükseklik kazanımına sahip olup toplam 29,5 saatlik bir zaman sınırına sahip olan yarış ayrıca UTMB yarışlarına da 5 puan veriyor.

Ultra Pirineu_Elevation Profile
Parkur eğim grafiği ve istasyon detayları

Yarış bu etap dışında 2 farklı parkurdan daha oluşuyor;

Yarış öncesi

Yarış kaydı için organizasyon Ocak ayının son haftasını ve Şubat ayının ilk haftasını kapsayan 2 haftalık sürede ön kayıtları alıyor. Bu sırada belli yarış tecrübeleri ve bitirme derecelerini paylaşmanızı istiyorlar. Tüm bu kayıt işlemlerini tamamladıktan sonra yaklaşık 110-120 Euro’luk katılım bedelini ödeyerek ön kayıt işleminizi tamamlıyorsunuz. Katılımcı sayısı max. 1000 kişi ile sınırlı tutulduğu için eğer daha fazla başvuru varsa Şubat ayının ikinci haftası kura çekiliyor ve kurada eğer çıkarsanız yarışa otomatik olarak katılıyorsunuz. Bu sene yaklaşık 1200 kişi başvurdu ve ben şanslı 1000 kişi arasında olup yarışa katılma hakkı elde ettim.

Yarışa hazırlık sürecine; Haziran ayında koştuğum Zugspitz Ultra Trail sonrasında Temmuz ayının ilk haftası başladım. 12 hafta için sevgili Aykut Çelikbaş‘ın da desteği ile birlikte hazırlamış olduğumuz antrenman programını haftalık olarak mevcut durumuma göre revize ederek uygulamaya çalıştım. İlk defa bir hazırlık sürecini neredeyse kayıpsız tamamladım diyebilirim.

Bu süreçte genelde haftada 5 gün (2 hafta hariç) koştum, bazı haftalar da çift antrenmanla bu sayı haftada 6’yı buldu. Üçüncü hafta sonu; yaşadığım yoğunluktan 2 adet, son hafta da grip nedeniyle 3 adet antrenmanı kaçırdım. Buna göre; planladığım 59 adet antrenmanın 54 tanesini gerçekleştirmişim. Bu süreçte toplam mesafe olarak planlanmış olan 1006 km’yi biraz daha geçmeyi başararak toplam 1017,3 km koşmuşum. Özellikle ilk 3 haftayı alışma dönemi olarak, son 3 haftayı da taper dönemi olarak kısa mesafelerde tutup kalan 6 haftanın 5 haftasında 100 km ve üzerine çıkmaya gayret ettim. Hazırlık döneminin tam ortasında Aladağlar Sky Trail‘i koşarak hem irtifa hem de parkurun teknik özellikleri açısından kendimi test etme fırsatı buldum. Tüm bu süreç sonunda haftalık olarak yaklaşık 85 km ortalama gerçekleştirmişim ki mevcut durumum için herhalde bundan çok daha iyisini gerçekleştiremezdim diye düşünüyorum.

Ultra Pirineu_Haftalık Antrenman
Haftalık antrenman programı

Ulaşım-Konaklama

Yarıştan aylar öncesinde Barcelona uçak biletimi uygun fiyata almıştım, konaklama için ise maalesef Booking’den yaptığım araştırmada Baga’da çok fazla seçenek olmadığı için (neredeyse hiç otel görmedim) yakın çevredeki diğer kasabalara bakmak zorunda kaldım. Kaldığım La Molina kasabası kayak pistlerinin olduğu, çok sessiz ve sakin bir kasabaydı (yemek için sadece bir adet restaurant vardı, en yakın market arabayla 15 dk mesafedeydi vb) ancak Baga’ya yaklaşık 25-30 km uzakta olduğu için havaalanından araç kiralamak zorunda kaldım ancak özellikle yarış öncesi kayıt işlemleri, yarış öncesi ve sonrası gidiş geliş işleri için araba her durumda zorunlu bir ihtiyaçtı.

Tüm bu şartları yaşadıktan sonra önümüzdeki yıllarda buraya gelmek isteyecek kişilere özellikle alternatif imkanları araştırarak Baga’da (mümkünse apartman dairesi vb) kalmalarını tavsiye ederim.

Yarış öncesinde Perşembe öğleden sonra kalacağım otele vardım ve biraz dinlendikten sonra yemek için açık olan tek yere giderek karnımı doyurdum ve tekrar otele giderek dinlenmeye devam ettim. Cuma günü kahvaltıdan sonra odaya çekilip hem dinlendim hem de kayıt ve malzeme kontrol işlemleri için gerekli hazırlıkları ve dropbag noktasına vereceğim malzemelerin son kontrollerini yaptım. Yarışta 2 adet dropbag noktası var (CP-4,Bellver-40.km ve CP-7,Gosol-74.km) ancak bunlardan sadece bir tanesine malzeme bırakmanıza izin veriliyor. Ben de 40.km’yi erken bulduğum ve 74.km’den sonra tahminen gece etabına geçeceğim için bana göre kritik olduğunu düşündüğüm Gosol’a (74.km) çanta bırakmaya karar vermiştim (ilk kayıt esnasında zaten organizasyon sizden bu kararı vermenizi istiyor).

Organizasyon Cuma günü saat 16.00’dan sonra kayıt işlemlerine başlayacağı için öncesinde Baga’yı gezmeye ve birşeyler yemeye karar verdim. Kasaba gerçekten şahane bir yer, küçük ama inanılmaz güzel binalara sahip sokaklarda dolaşırken sanki eski çağlarda gibi hissediyorsunuz kendinizi.. Kayıt için spor salonuna geldiğimde önce fuar alanını gezmek istedim ama özellikle Salomon’un sponsor olduğu Zugspitz’e kıyasla oldukça zayıf bir fuar alanı olduğunu belirtmeliyim. Kafamda düşündüğüm neredeyse hiçbir malzeme ya da markayı göremedim. Kayıt işlemleri sırasında temel 2-3 malzeme kontrol edildikten sonra bileğimize bileklik takıldı ve işlemlerimiz kısa sürede tamamlanmış oldu. Bu sırada günlerdir beklenen sağanak yağmur ve gök gürültüleri başlamıştı. Öyle ki bir ara dolu bile yağmaya başladı ama neyse ki kısa sürdü ve ertesi gün yarış boyunca da hiç yağmadı.

IMG_2319
Yarış startının verildiği muhteşem meydan…

Yarış öncesi malzeme hazırlığı yaparken her zaman çok kafam karışır ama bu sefer çok düşünmedim. Yarışa kısa tayt ve tişört ile kolluk giyerek ve kafama buff takarak başladım. Zorunlu malzeme olan yağmurluk, uzun tayt ve içlik ise çantamdaydı eğer mümkün olursa bunları gece etabına kadar giymemeyi hatta daha da mümkün olursa tüm yarış boyunca üzerimdeki kıyafetlerimi değiştirmemeyi planlıyordum.

IMG_2339
Yarış öncesi son kontroller..

Yarış 

Yarış sabahı 05.15 gibi kalkıp hızlıca birşeyler yedikten sonra giyindim ve araçla 06:30 gibi Baga’ya geldim. Burada bizler için tahsis edilen büyük bir park alanı vardı ve bu nedenle aracı park etmek hiç de zor olmadı hatta burada o kadar çok karavan gördüm ki açıkçası ulaşım ve konaklama avantajları nedeniyle insanların bu tercihlerine de imrendim.

Karanlıkta sokaklarda kısa bir süre yürüdükten sonra yarış startının verileceği alanda beklemeye başladım, kalabalık gittikçe artmaya başladı, erken gelmenin de avantajıyla nispeten önlerde beklemeye başladım. Bu sırada sakin bir şekilde insanları ve etrafı izliyordum. Çoğunlukla İspanyol, ama farklı ülkelerden de gelen pek çok farklı yüz, rengarenk kıyafetler ve karanlıkta kimi endişeli ve gergin, kimi ise neşeli ve sohbet eden bir sürü insan..

IMG_2512.PNG
Start anı…
IMG_2513
Alkışlar arasında Baga’dan ayrılıyoruz..

Yavaş yavaş anonslar, tezahüratlar artmaya ve start müziği çalmaya başladı, ardından geri sayım ve bir anda start verildi.. Aylardır beklediğim ve bu uğurda çalışıp hazırlandığım yarış başlamıştı, startla birlikte karanlıkta sokaklarda koşmaya başladık bu sırada bir sürü insan bizleri alkışlıyor ve destekliyordu. Birkaç km kasabanın içinde gittikten sonra köprü üzerinden geçerek kasabadan çıktık ve patikaya giden bir yokuşta tırmanmaya başladık. Bu sırada hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı.

Yarışın bu bölümünde tek kişinin yol alabileceği bir patikada uzun kuyruklar oluşturarak tırmanmaya başladık. 1-2 km’lik tırmanış sonrasında orman içinde güzel bir patikada koşarak ilerlemeye devam ettik ama hemen arkasından taş ve kayalar üzerinde ciddi bir tırmanış başladı ve batonların desteğiyle yol alarak yaklaşık 1,5 saat sonunda CP-1’e (Rebost-7,8K) vardım. Bu bölümde yaklaşık 1000 m tırmanış gerçekleştirdik. CP’de birkaç dakika durup su doldurduktan sonra hızla devam ettim.

IMG_E2516
Rebost’a doğru tırmanışa devam…
IMG_E2519
CP-1, Rebost (7,8K-1640 m) (Kaynak: Resmi yarış sitesi)

Yarışın bu bölümünde tırmanış aynı yoğunlukta devam ediyordu ancak tıpkı Tahtalı zirve tırmanışı gibi ağaçlık içinden geçen ilk bölümden sonra rakımın da etkisiyle ağaçlar gittikçe azaldı ve arazi çıplak bir hal aldı, tırmanış devam ettikçe rakım yükselmeye ve hava da iyiden iyiye soğumaya başlamıştı. Bu bölümde eğim epey sertleşti, sürekli tırmanmaya devam ettik ve yaklaşık 3 saatte CP-2’ye (Niu-13,9) vardım.

IMG_2508
Niu’ya doğru zorlu tırmanış… (Kaynak: Resmi yarış sitesi)
IMG_2475
Güldüğüme bakmayın, nabız olmuş 190-200 :)) (Kaynak: Resmi yarış sitesi)
IMG_E2520
CP-2, Niu (13,9K-2520 m) (Kaynak: Resmi yarış sitesi)

Burası kayak pistinin zirve noktası olan ve 2500 m yükseklikte bulutların üstünde muhteşem manzaraya sahip bir yerdi. Buraya kadar yaklaşık 2000 m tırmanış gerçekleştirmiştik. CP’de beslenme noktası açıkta olduğu için çok fazla durma şansınız yok, hava o kadar soğuktu ki birkaç dk içinde hemen üşümeye başladım. Hızlıca sularımı doldurduktan ve biraz kavun yedikten sonra yanıma biraz badem alıp hemen ayrıldım ama ellerimi neredeyse hissetmiyordum, yükseklikten ve vücut sıcaklığımdan dolayı bütün vücudum adeta sırılsıklamdı. Hemen yavaş yavaş koşmaya başladım ama ısınmam epey bir zaman aldı.

IMG_2370
CP-2’de (Niu) bulutların üzerinde…
IMG_2372
Bulutların üzerinde koşmak…

CP’den birkaç dakika sonra hafif bir tırmanış ve sonrasında ciddi bir iniş başlıyordu. İnce bir patikada taş ve kayaların arasında 1-2 km koşarak aşağı doğru yol almaya başladık, ardından eğim grafiğinde çok da belli olmayan ama epey yorucu ve sert geçen  bir tırmanışın ardından tekrar iniş başladı ama yine koşmak pek mümkün değildi. Bu bölümde zemin iyice zorlaşmaya, küçük taşların yerini büyük kayalar almaya başladı.

IMG_2383
CP-2’den sonraki bazı teknik inişler..

Bazı bölümlerde oldukça yüksekten ve kayaların arasından inebilmek için halatlar bağlanmış olduğu için iplere tutunarak inebildik, bu bölümlerde epey bir yığılma ve kuyruk oluştu. Sonrasında devam eden ve ara ara koşulabilen bölümün arkasından yaklaşık 23. km’den itibaren tekrar rahat bir tempoda koşabilmeye başladım ve yaklaşık 5 km boyunca güzel bir zeminde koşarak yaklaşık 5 saat 15 dk’da CP-3’e (Serrat-28,6K) vardım. Genel olarak bu etabın ilk bölümlerinin eğim grafiğinde görüldüğü kadar rahat bir iniş olmadığını söyleyebilirim.

CP’den çıktıktan sonra hemen küçük bir tırmanış başlıyor yaklaşık 200 m’lik bir tırmanışın ardından Bellver’e kadar uzunca bir iniş devam ediyor. Bu bölümde güzel patikalardan ve  kasabaların içinden rahat bir şekilde koşarak devam edebildim ve yaklaşık 6 saat 45 dk’da CP-4’e (Bellver-40K) vardım. Yarış öncesinde parkuru genel olarak 3 bölüme (40K – 74K – 110K) ayırmış ve bu bölümlere hedef süreler (6:45 – 13:30 – 21:00 saat) belirlemiştim. Agresif hedef olarak belirlediğim bu hesaba göre buraya 6 saat 45 dak’da gelmeyi planlamıştım ve hesap tam tutmuştu.

IMG_2521.PNG
Bellver’e doğru keyifle koşulan bölümler..
IMG_2397
Bellver’e doğru keyifle koşulan bölümler..

Genel olarak bu bölümde kendimi iyi hissediyordum. İlk bölümdeki tırmanışlarda irtifanın da etkisiyle nabzım çok yüksekti ama yorgun değildim, CP’lerde çok fazla yiyecek birşey bulamıyordum (bazı CP’lerde; hurma, badem ve fındık) ama yanımda taşıdığım jel ve vitargo elektrolit beslenmeme yetiyordu. Önceki haftadan beri devam eden hastalığın etkisi de yok denecek gibiydi.

IMG_2522.PNG
CP-4, Bellver (40K)

Bellver’deki CP’nin hemen girişinde önce görevliler karşılayıp malzeme kontrolü yaptılar. Bu kontrolde özellikle cep telefonu, su geçirmez yağmurluk ve su geçirmez pantolonlara baktılar, hızlıca malzemeleri gösterip CP’ye girdim. Burası ilk dropbag istasyonu olduğu için spor salonu gibi bir binanın içine kurulmuştu. Büyük masalarda birçok yarışmacı ve destek ekipleri oturup yemek yiyor, kimileri de kıyafetlerini değiştiriyor ya da medikal destek veya masaj vb hizmet alıyorlardı. Ben ilk defa gerçek bir yemeğe benzeyen makarnayı bulunca (maalesef soğuktu) hemen bir tabak alıp üzerine ton balığı döktüm ve hızlıca atıştırıp fazla oyalanmadan CP’den ayrıldım. Burada toplam 8 dk kalmışım. Malzeme kontrolü, ikmal, yeme-içme gibi işlemlere bakıldığında gayet kısa bir süre kaldığımı söyleyebilirim.

CP’den çıktıktan sonra Cortals’a kadar olan yaklaşık 10 km’lik bölüm 750 m tırmanış içeriyor, zorlayıcı olan bu bölümü herşeye rağmen planladığım gibi gidip yaklaşık 8 saat 40 dk’da tamamlayarak CP-5’e (Cortals-49,8K) vardım. Ardından devam eden kısımda yaklaşık 11 km’lik bir mesafe ve bu bölümde yaklaşık 900 m süren sert bir tırmanış ve 500 m iniş bulunuyordu. Yarış öncesinde planladığım süreye yakın bir zamanda yaklaşık 11 saat 10 dk’da CP-6’ya (Aguilo-61,1K) vardım.

IMG_2416
Cortals-Aguilo arası tırmanışlar…
IMG_2507
CP-6, Aguilo (61.1 Km)… (Kaynak: Resmi yarış sitesi)

Bu iki CP’ye varış tahminimden daha yorucu oldu. Bunda sıcağın ve hastalığın epey etkisi vardı ayrıca midem de fazla iyi değildi. Buraya kadar plana uygun devam ediyordum ancak özellikle son CP’ye geliş süresince yavaş yavaş kendimi yorgun ve halsiz hissetmeye başlamıştım. CP’de diğer istasyonlardan farklı olarak tuzlu birşeyler bulunca bir süre oturup kola içerek tuzlu yiyeceklerden yedim ve dinlendim. Ardından ayrılarak tekrar yollara koyuldum.

Bu bölümlerde motivasyonum biraz bozulur gibi oldu ama raporun başında yazdığım sözleri sık sık kendime söyleyerek kendimi motive ettim. Hayalini kurduğum basit şeyleri kendime ödül olarak belirlemiştim ve eğer yarışı başarı ile bitirirsem bunları yapacaktım. Basit ve komik gelebilecek bu hayaller gerçekten çok işe yaradı, attığım her adımda kendimi ödüllerime daha da yaklaşmış hissedip mutlu olmaya başladım 🙂

IMG_2524
Yarışın psikolojik olarak en zorlayıcı bölümleri.. Aguilo’dan sonraki çıkış…

Aguilo’dan hemen sonra önümüzde dik bir tırmanış başladı, bu bölümde yaklaşık olarak 3 km içinde 450 m civarı bir tırmanış vardı, belki yorgunluğun da etkisiyle bu tırmanış bitmek bilmedi ve bana bir hayli yorucu geldi. Tırmanışın ardından yaklaşık 2500 m’lik bir zirveye varmıştık, havanın soğuması ve rüzgarın da etkisiyle ciddi olarak üşümeye başlamıştım. Neyse ki buradan sonra Gosol’a kadar olan bölüm güzel ve rahat bir patikada devam ettiği için iyi bir tempoda koşarak inişe geçtim ve hava kararmaya başladığı saatlerde yaklaşık olarak 13 saat 20 dk’da CP-7’ye (Gosol-74K) vardım.

IMG_2523.PNG
Gosol’a doğru iniş…

Gosol’a geldiğimde artık hava kararmış ve soğumaya başlamıştı, yarış öncesi planımda burada 20 dk kalmayı, zorunlu olmadıkça kıyafet değiştirmemeyi ve hızlıca atıştırıp çıkmayı planlıyordum ancak bütün kıyafetlerim sırılsıklamdı. Bu nedenle yedek kıyafetlerimi alıp üzerimdeki tüm giysileri kuru olanlarla değiştirdim. Ayrıca o ana kadar giydiğim Hoka Mafate’yi çıkarıp yerine bir numara daha büyük olan Hoka Challenger’i giydim. Yemek olarak damak tadıma uygun yine fazla seçenek yoktu bu nedenle Bellver’deki gibi soğuk makarna üzerine ton balığı döküp yedim ve biraz dinlendim. Tüm bu işlemler 40 dak sürdü ve planımdan daha fazla süre CP’de durmak zorunda kaldım ama o an ki şartlara göre bu gerekliydi. CP’den çıkarken yağmurluğumu ve kafa fenerimi takmıştım, hemen koşmaya başlayamadığım için hızlı tempoda bir süre yürüdüm. Bir sonraki istasyona kadar yaklaşık 9 km vardı ve parkurun ilk 6 km’si nispeten düz ve rahat bir bölümdü, hafif tempoda yürü-koş şeklinde devam ettim ancak sonrasındaki 2-3 km’lik kısımda dik bir tırmanış başladı, biraz sıkıntılı da olsa bu bölümü bitirip yaklaşık 15 saat 45 dk’da CP-8’e (Estasen-82,6K) vardım.

IMG_2525.PNG
CP-8, Estasen (82,6 Km)…

Estasen’den çıktıktan sonra çok dik bir iniş başladı, bu bölümde zemin birçok yerde ıslak ve çok kaygandı sanırım gündüz geçenlerin de etkisiyle yürümek bile zorlaşmıştı. Çok yavaş bir tempoda inerek yaklaşık 3,5 km olan bu bölümü tamamladım ve  16 saat 35 dk’da CP-9’a (Gresolet-86K) vardım. Buradan sonra yine  dik bir tırmanış başladı, yaklaşık 2 km’de 300 m civarı bir tırmanış yaptıktan sonra iniş başladı. Nispeten koşulabilir olan bu bölümlerde maalesef quad ve calf’lerim inanılmaz ağrımaya başladığı için çok zorlanıyor ve koşamıyordum. Bu nedenle bu bölümleri batonların da desteğiyle yürüyerek geçmek zorunda kaldım ve CP-10’a (Vents-96K) vardım.

Gresolet
CP-9, Gresolet (86 Km)…

Yarışın bu bölümlerinde vakit artık gece yarısını geçmiş, yorgunluk va bacaklardaki ağrılar kendini iyice belli etmeye başlamıştı ama artık önümde son bir tırmanış ve son bir CP kalmıştı, yavaş da olsa ilerlemeye devam ettim ve Vents’den ayrılarak tırmanışa başladım. Son CP 4 km ilerdeydi ancak yaklaşık 650 m tırmanış yapmam gerekiyordu ve tırmanışın bu bölümünde zemin çok bozuk ve teknikti. Özellikle bir çok noktada dere geçişleri vardı, tam olarak sayamadım ama en az 10 tane dereden geçmişizdir, bazılarının yanlarında irili ufaklı şelaler de akıyordu. Bu bölümde suya düşüp ıslanmamak için ıslak kayaların üzerinden çok dikkatli ve yavaş bir şekilde geçerek tırmanışa devam etmek zorunda kaldım. Yaklaşık 20 saatlik bir mücadeleden sonra bu kısım zihnen de bedenen de oldukça zorlayıcıydı ama eğer bu bölümleri gündüz geçmiş olsaydım harika manzaralar göreceğimden eminim. Güçlükle de olsa ilerleyerek 20 saat 35 dk’da son istasyon olan CP-11’e (Sant Jordi-100K) vardım.

Gresolet ile Sant Jordi arasındaki yaklaşık 15 km’yi yarış öncesinde 3 saat olarak öngörmüşüm ama gerçekleşen süre tam olarak 4 saat olmuş. Bunda yorgunluk ve bacaklarımın durumu nedeniyle iniş kısımlarını koşamamanın büyük etkisi oldu. İstasyonda birkaç dakika oyalanıp bir şeyler atıştırdıktan sonra hemen yola koyuldum. Son bölümde yaklaşık 10 km’lik bir mesafede 1000 m civarı iniş yapacaktık, sadece arada yaklaşık 200 m’lik küçük bir tırmanış vardı ama artık bitirmenin verdiği mutlulukla bu kısmı çok zorlanmadan geçerek inişe başladım. Baga’ya kadar olan iniş en az 7-8 km sürdü ve çoğunlukla çok rahat bir zemindi, bu bölümde zemini İznik Ultra’nın son inişine benzettim. Aslında çok rahat koşulabilecek olan bu iniş bölümünü özellikle baldırlarımda çok fazla ağrıya neden olduğu için yürüyerek tamamlayabildim. Finişe doğru son birkaç km’de asfalt yoldan aşağı doğru Baga’ya giderken artık yürümekten sıkıldığım için zorlukla da olsa koşarak bu bölümü geçtim ve nihayet kasabanın içine girdim. Fenerden ve sürekli ışığa odaklanmaktan da yorulmuş olmalıyım ki hafif alaca karanlıkta feneri kapatıp bir süre böyle devam ettim ve ilerleyen metrelerde sokak ışıklarının eşliğinde finiş takına doğru koşarak ve batonuma bağladığım bayrağımızı sallayarak 23 saat 3 dk sonunda finiş çizgisinden geçtim. Yarışın strava kaydını aşağıda bulabilirsiniz.

Yarışın Strava kaydı

Finish Resim
Yorgun ama gururlu ve mutlu…
Finisher
Finisher…

 

IMG_2526.JPG
Kayıt sırasında verilen anı tişörtü ve finisher madalyası..

Yarış sonu

Finiş çizgisinde madalyamı boynuma taktılar, çektirdiğim hatıra fotoğraflarının ardından dropbagleri teslim alacağımız alana gittim, burada malzemelerimi aldıktan sonra masaj sırasına girdim ve birkaç dakika bekledikten sonra görevli arkadaşlar masaja aldılar. Şimdiye kadar katıldığım yarışlar arasında masajın gerçekten hakkını veren bu organizasyon oldu. Yaklaşık 45 dk boyunca bacaklarıma detaylı bir şekilde masaj yaptılar. Sonrasında bacaklarım soğumaya başladığı için yürümekte inanılmaz zorlanıyordum ama yapılan masajın faydasını hemen ertesi gün gördüm. Normalde ertesi günlerde daha da artması beklenen adale ağrıları yok denecek kadar azalmıştı hatta Salı günü sanki böyle bir yarıştan çıkmamış da 20-30K’lık bir antrenman yapmışım gibi rahat bir durumda yürüyebiliyordum..

Yarış sonunda üzerime giydiğim kuru kıyafetlerle zor da olsa arabaya binip yine de zor da olsa arabayı kullanarak kaldığım otele geldim. Malzemeleri çıkarıp düzenledikten ve sıcak bir banyo yaptıktan sonra birkaç saat uyumuşum. Sonrasında biraz odada dinlenip güzel havayı da fırsat bilerek her ne kadar çok yorgun olsam ve yarış sırasında hayal ettiğim kadar canım istemese de yarış boyunca kendime verdiğim sözü tutup kayak pistinin karşısında güneşe karşı ayaklarımı uzattım ve soğuk biramı keyifle içtim. Hemen sonrasında da tabii ki yatağa boylu boyunca uzanıp dizi keyfi yaptım ve Narcos’un diğer bölümlerini izledim :))

IMG_2461
Bence hakettim :))

Son sözler

Yine uzun bir rapor oldu biliyorum ve buraya kadar sabırla geldiyseniz de çok teşekkür ederim ama özellikle bu yarış gibi Türkiye’den daha önce çok fazla kişinin katılmadığı ve çok fazla bilgi bulunmayan yarışları detaylı bir raporla anlatmak istiyorum ki ilgilenen kişiler A’dan Z’ye kafalarındaki birçok soruya cevap bulabilsinler.. Buna rağmen atladığım bir şey varsa benimle iletişime geçerseniz bildiğim kadarıyla yanıtlamaktan mutluluk duyarım.

Yarış bana göre; pek çok bölümde anlattığım gibi oldukça teknik ve zorlayıcı bir parkura sahip. Bu sene katılmış olduğum Zugspitz Ultra Trail’e ve UTMB’nin CCC parkuruna göre daha zorlayıcı olduğunu söyleyebilirim. Parkur uzunluğu, yükseklik kazanımı ve cut off sürelerine göre hesapladığınızda UTMB’nin 2/3’ü diyebilirim. Zorluk olarak da henüz UTMB koşmadığım için kıyaslayamam ama yaklaşık olarak bu oranda olabileceğini tahmin ediyorum. Yarışın eğim grafiğine bakıldığında ilk bölüm uzun tırmanışlar nedeniyle daha zor gibi görünse de bana tırmanışlardaki zeminin rahatlığı nedeniyle daha kolay geldi (ancak özellikle Bellver-Cortals ve Cortals-Aguilo arasındaki bölümlerde belki sıcaklık ve hastalığın etkisiyle ciddi olarak zorlandığımı belirtmeliyim). İkinci bölümün ise hem artan yorgunluk, hem gece etabının etkisi, hem de çok uzun olmasa da sürekli iniş çıkış olması ve bu bölümlerdeki zeminin sertliği nedeniyle çok daha zorlayıcı olduğunu düşünüyorum. Bütün bunları göz önüne alarak yarışın daha önceden belirlediğim gibi 3 ana bölümde (0-40K, 40-74K ve 74-110K) ele alınabileceğini ve buna göre planlama yapılabileceğini düşünüyorum.

Hava şartları genel olarak yarış boyunca iyi gitti, önceki günlerde hava raporlarında söylenen ve öğleden sonra yağması beklenen yağış yağmadı. Bu nedenle şartlar daha da zorlaşmadığı için memnunum ancak bazı bölümlerde sıcaklık da biraz sıkıntı yarattı. Ancak tüm parkur boyunca gözlemlediğim şey şu oldu; yağış durumundan bağımsız olarak hava sürekli değişkenlik gösterdi. Çıkılan yükseklikler ve bulunan rakımların da etkisiyle hava bazen çok soğudu bazen de çok ısındı. Bu durum kıyafet tercihi açısından da performans açısından da zorlayıcıydı.

Yarışın sonunda bitiş süreme baktığımda yarış öncesi yaptığım tahminden yaklaşık 2 saat sonra yarışı tamamlamışım. Herşeyden önce; daha önce hiç bilmediğin bir parkurda yarış raporları ve eğim grafiklerine bakarak bir zaman hedefi belirlemek zaten çok doğru ve gerçekçi olmayabiliyor. Ancak buna rağmen 2 saatlik sapmanın nedenleri arasında; yaklaşık 1 saatlik gecikmeyi 74.Km’deki dropbag noktasına geç geliş ve istasyonda daha önce saydığım nedenlerden dolayı uzun süre kalmak ve diğer 1 saatlik gecikmeyi ise yarışın son 20-25 km’sinde bacaklarımda yaşadığım problem nedeniyle koşabileceğim iniş bölümlerini yürümek zorunda kalmak olarak açıklayabiliyorum. Tüm  bunlara göre buradan kendime çıkardığım dersler; öncelikli olarak bacaklardaki problemlerin tekrar yaşanmaması için kuvvet antrenmanlarına daha fazla ağırlık vermeliyim, ayrıca zaman planlaması yaparken ana dropbag noktalarında geçirilen süreler için de daha gerçekçi zaman hedefleri belirlemeliyim. Tüm bunların yanında diğer istasyonlarda kalış sürelerimi incelediğimde kalış sürelerimin çok fazla olmaması (ortalama 3-4 dk arası) gerçekten sevindirici. Özellikle diğer dropbag noktası olan Bellver’den 8 dk içinde ayrılmam nedeniyle sadece o bölümde bile 100 kişinin önüne geçmişim (421’den 326’ya) ve sıralamadaki bu durumu son bölümdeki yavaşlamaya rağmen diğer CP’lerde de fazla oyalanmayarak korumayı başarabilmişim (yarışı genelde; 328. sırada tamamlamışım). Bu arada; yarışta 989 kişinin start aldığını ve 603 kişinin bitirmeyi başardığını, buna göre bitirme oranının yaklaşık olarak %60 civarında olduğunu da belirtmeliyim.

Organizasyon genel olarak çok profesyonel ve başarılıydı, zaten yurtdışı yarışlarının Türkiye’den en büyük farkı da bu oluyor, özellikle sağlık ve güvenlik konusunda çok başarılı ve organize bir yarıştı. Yarıştaki birkaç istasyonda ambulans helikopterler bile vardı. Özellikle yarış sonundaki masaj hizmeti kusursuzdu.

Beslenme açısından organizasyonu zayıf bulduğumu söylemeliyim. Yarışın tamamında çay, kahve vb içecek hiç yoktu, gündüz neyse ama özellikle gece bölümündeki soğuk havada ve uykusuzlukta çok ihtiyaç duyuldu. Birkaç istasyonda çorba vardı ama tadına bakmamla tükürmem bir oldu, muhtemelen başkaları sevmiş olabilir ama bizim damak zevkimize hiç uymuyordu. Ana yiyecek olarak iki dropbag noktasında da makarna vardı ama bizim alışık olduğumuz gibi sıcak değil maalesef soğuktu ama yine de hayat kurtardı. Tuzlu yiyecekleri 60K’ya kadar neredeyse hiç görmedim. Görevlililer bizim Türkiye’de alışık olduğumuz gibi her işinize koşturmuyorlar bu yüzden kendi suyunuzu kendiniz dolduruyorsunuz vs.. Meyve olarak muz, portakal ve kavun vardı ama her istasyonda hepsi birden mevcut değildi. Elena 2015 yılındaki yarış raporunda kavunların tadından çok bahsetmişti ama bana çok da lezzetli gelmedi. Genel olarak istasyonlarda birkaç meyve dışında, birkaç istasyonda olan hurma, badem ve fındıklardan yanıma aldım ve atıştırdım. Bunun dışında yanımda taşıdığım jeller ve vitargo tozunu su ile karıştırarak beslenme ihtiyacımı karşıladım.

İşaretlemeler baştan sona kusursuzdu, parkurun tamamında kaybolmanız neredeyse imkansız..

Manzaralar ve doğa muhteşem; yarış sırasında bol bol resim çekmenizi tavsiye ederim.. Özellikle ilk iki istasyona tırmanış sırasında bulutların üzerine çıkıyor ve inanılmaz manzaralara şahitlik ediyorsunuz.

Yarış sırasında mutlaka baton kullanmanızı, ayakkabı olarak mutlaka tabanı dişli, yastıklaması sağlam ve rahat bir ayakkabı kullanmanızı tavsiye ederim. Ben tüm yarış boyunca Hoka One One Mafate ve Hoka Challenger ile koştum. Genel olarak bu tarz teknik parkurlarda bu ayakkabıları kullanıyorum ve çok memnunum.

Son olarak; sabır gösterip bu yazıyı buraya kadar okuduğunuz için size çok teşekkür ederim. Umarım yazdıklarım okuyanlara ve burada koşmayı düşünecek olan kişilere faydalı olur ve çok daha fazla insan muhteşem bir doğada olan bu parkura gelir..

Sevgiler…

Salomon Ultra Pirineu 2017 Yarış Raporu” için 2 yorum

Yorum bırakın